“Bir Köyün Uyanışı: Mahinur Türkmen Erdal  Öğretmen’in Anıları”

Ben Mahinur. Gümüşhane ili, Şiran Çanakçı Köyü’nde, doğanın cömertçe sunduğu yeşillikler içinde, meyve ağaçlarının gölgesinde, kestane rengi arı kovanlarının kokusuyla ve babaannemin sesiyle uyandığım sabahlar hâlâ belleğimde taptaze duruyor. Ancak benim asıl mirasım, yalnızca toprağın bereketi değil, köyümüzün eğitim ve aydınlanma mücadelesine öncülük eden babam Şevki Çavuş ve onun en yakın dostu Durmuş Çavuş’un yaktığı meşalenin bir parçası olmaktı.

1940’lı yılların Anadolu’sunda, özellikle de bizim gibi kırsal köylerinde, kız çocuklarının okutulması bir yana, onların kaderinin doğuştan belli olduğuna inanılırdı. Ama babam ve Durmuş Çavuş için bu kabul edilemezdi. Köy Enstitüleri açıldığında, Durmuş Çavuş’un kızı Sakine, Beşikdüzü Köy Enstitüsü’ne gittiğinde tüm köy şaşkınlık içindeydi. “Kız kısmı okuyup ne yapacak?” diyenlere inat, Sakine öğretmen oldu. Babam da bu hareketin en büyük destekçilerinden biriydi.

Zamanla bu iki ileri görüşlü adam, köyde bir dönüşümün öncüsü oldular. Durmuş Çavuş’un diğer kızları ebe okuluna, oğulları öğretmen okuluna giderken, bizim ailede de ben öğretmen, kardeşim ebe, erkek kardeşim öğretmen, en küçük erkek kardeşim sağlık memuru oldu. Bu hareket yalnızca bizim aileyle sınırlı kalmadı. Köyde birçok aile cesaret buldu, kızlarını okula göndermeye başladı. Çanakçı Köyü, zamanla çevrede “okuyanların köyü” olarak anılır oldu.

Eğitimle başlayan bu uyanış, yalnızca sınıflarla sınırlı kalmadı. Durmuş Çavuş, terziliğin yanı sıra arıcılık yaparak köylülere alternatif bir geçim kaynağı sundu, ilk elma bahçelerini kurarak meyveciliği geliştirdi. Onun bu çabalarıyla köylüler arıcılığa ve meyveciliğe yöneldi. Babam Şevki Çavuş ise köyde her işi planlayan, toplumu bir arada tutan, insanların güven duyduğu biriydi. Onların öncülüğünde köyde yalnızca eğitim değil, ekonomik yaşam da canlandı.

Köyümüzün eğitim seferberliği, Cumhuriyet’in idealist öğretmenleri Temel ve Celal Bey’in ve eğitmenin  katkılarıyla daha da güçlendi. Köyde eğitimin yaygınlaşması çevre köyleri de etkiledi. Bayburt’ta Kitre, Gümüşhane’de Mavrengil gibi köylerde de kız çocukları okutulmaya başlandı. Çanakçı Köyü, Şiran bölgesinde kızların da eğitim gördüğü ender köylerden biri oldu.

Ancak, 1970’lerden sonra bu aydınlanma süreci giderek sekteye uğradı. Yeni gelen öğretmenler artık o eski idealist eğitimciler gibi değildi. Kırsaldaki yatılı okullardan yetişen, gerici düşüncelerle yoğrulmuş bazı eğitimciler, eğitim sistemini devlet eliyle yozlaştırmaya başladı. Tarikatlar ve cemaatler köylerde etkinlik kazandı, aileleri etkilemeye çalıştı.

Ekonomik sıkıntılar ve tarıma gereken önemin verilmemesi, gençlerin büyük şehirlere ve yurtdışına göçünü hızlandırdı. Bir zamanlar eğitim ışıklarıyla parlayan köyümüz, göç eden insanlarımızın geleneklerini sürdüremediği ama şehir kültürüne de tam olarak entegre olamadığı bir sürece girdi. Büyükşehirlerin varoşlarında, kendi kültürleriyle yaşamaya çalışan insanlar modern yaşamın içinde kayboldu.

Artık Çanakçı Köyü’nde okullar kapandı, eskiden yankılanan çocuk sesleri yerini sessizliğe bıraktı. Oysa bir zamanlar burada büyük bir rüya yaşanmıştı. Cumhuriyet’in idealist öğretmenleri ve iki cesur adamın öncülüğünde eğitimle, bilinçle, çalışkanlıkla bir köy yeniden doğmuştu.

Babam Şevki Çavuş ve Durmuş Çavuş’un yıllarca emek vererek yaktığı aydınlanma meşalesi, Anadolu’nun birçok köşesinde olduğu gibi zamanla söndürülmeye çalışıldı. Bilinçli politikalarla kırsal kesimler imamlara ve tarikatlara teslim edilirken, laik ve çağdaş eğitimin temelleri sarsıldı.

Ama ben hâlâ inanıyorum. Bir köyün uyanışı, bir toplumun değişiminin başlangıcı olabilir. Durmuş Çavuş ve babam Şevki Çavuş’un yaktığı meşale, belki bir gün yeniden parlayacak. Çünkü gerçek aydınlanma, insanın içindeki öğrenme arzusuyla, bağımsız düşünme yetisiyle her zaman bir yol bulur.

Bizler onların mirasını taşımaya devam edeceğiz. Belki bugün köydeki okul kapalı, belki çocuk sesleri duyulmuyor ama biz biliyoruz ki o ışık sönmedi. O ışık, eğitimle aydınlanan her bireyin içinde hâlâ yanıyor. Ve bir gün, yeniden doğacak.

Cumhuriyet öğretmenleri, eğitmen, Durmuş Çavuş ve babam Şevki Çavuş, bir rüyayı gerçeğe dönüştürdüler. Onların ruhları şad olsun. Yetiştirdikleri öğrenciler ve torunları, o meşaleyi taşımaya devam edecek. Ben bu ışığın sönmeyeceğini, daha da aydınlık bir geleceğe ışık tutacağını biliyorum.

“Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder.” — Mustafa Kemal Atatürk”

Mahinur Türkmen Erdal – Muğla