Ellerinden düşmeyen tespihleri, başlarında kasketleri, sırtlarında meşin ceketleri ve genellikle arkasına bastıkları yumurta topuklu ayakkabılarıyla bir döneme damga vuran köy münüfüsleri şiförleri.

Bizim çocukluğumuzda en mükemmel ulaşım araçlarıydı münüfüsler köyden ilçeye, vilayete ve taaa Angara’ya gadar yolcu götürüp,getümeye.

Bazen yakın vilayetlerde okuyan öğrencilerin eşyalarını bazende memuriyete yeni başlayanların göçlerini taşırdı münüfüsler, bana mısın demeden.

Taşınan yükler yük sahibinin olduğu kadar münüfüsçülerinde yüküydü ve onlar bu konuda oldukça titizdiler. Öğrenci yükü taşırken aldıkları ücretin bir kısmını harçlık olarak geri verdiklerini bilirim yeter ki oku böyük adam ol derlerdi okşarken saçlarımızı.

Köyümüzde bizim çocukluğumuzda beş münüfüs çalışırdı salı günü Erbaa’nın perşembe günüde Daşuva’nın pazarına yolcu taşırlardı ve o yıllarda münüfüsler tabiri caizse çaka, çaka dolardı.

Özellikle hafta günü dediğimiz Daşuva’nın pazarına zabahın erken saatlerinde başlayan ve ikindiye kadar devam eden yoğun bir yolcu taşımacılığı yapılırdı.

Hafta günü köyümüzün camii önünde ellerinde pazar cantaları kılık kıyafeti şeerliye benzeyen insanlar münüfüsleri beklerlerdi ve ne hikmetse hepsinin işi bir birinden acildi. Üstüne üstlük birde tarlada mazutu, holderinin ilacı bitmişlerin yol üzerine çıkıp verdikleri siparişler eklenirdi şiförlerin listesine.

Bir an önce gidip başlı bıraktıkları işlerine dönme telaşı olanların yanı sıra paça çorbası içmek pilav üstü kes yemek, belbere tıraş olmak için acele edenler ve pazara satmak için öte beri, tavuk, tarsuk götürmek isteyenlerde olurdu çoğunlukla.

Geri dönüş tam bir tiyatroya sahne olurdu ve bizim sahnemiz rahmetli Mustafa Bol’un(Berdüç emmi) tükanının önüne kurulurdu.

Bizim köyün münüfüsleri yolcuyu orda indirir ve ordan bindirirdi.

Yolcu inerken ücretler toplanır her zaman olduğu gibi veresiyede yazılırdı gara gaplı deftere.

Malúm o zamanlar perşembe günleri Daşuva’nın en yoğun trafiğinin olduğu deyim yerindeyse iğne atsan yere düşmez günüydü. Artık alışverişini bitirmiş insanların bir an önce köye dönme isteği ile münüfüsü tam olarak doldurmadan kalkmak istemeyen aynı zamanda yolcuyuda küstürmek istemeyen şiförlerin kinayeli diyaloglarına şahit olurduk.

Ne zaman galkıyon Mıstaa dendiğinde aha şinci galkıyok emmi felancanın dene pazarından iki çuval ununu atıyım hareket ediyok deyip az ilerde filanca dayının sarı ne zaman galkıyon benimde iki çuval gübrem var dediğini, öte yandan başka birinin iki tenüke yağ var daha başkasının bi top tütün üstünü örtmeye naylon var atak heri diye seslendiğini işitir gibiyim hâla.

Tam hareket ediyoruz derken bürüklü bir ninemizin goceyşisiyle gelip gençler siz müsade edin bir sonraki sefere binin bunlar yaşlı onlara yer verin dendiğini ve münüfüsten inip tekrar parka salıncakta sallanmaya, atari oynamaya gittiğimizi anımsarım tebessümle.

Pazardan alınanlar mis gibi kokardı münüfüslerin içerisinde ve en çokta taze şeer ekmeği kokardı mübarek.

Tütün satanların tükancalık alışverişleri ve ev düzenlerin öte berileri,yorgan dikeceklerin yünleri üstteki bagaja konulurdu ve şiförleri en çok güceten merdivenle yukarı çıkıp inmekti. Yükü olan versin beni bi daha yorman derdi rahmetli Osman emmi.

En alengirli konu akan ve kokan yüklerdi. Başta tevek olmak üzere canlı tavuk, turşuluk ve pelverlik tomatis şiförlerin en fazla itiraz ettikleri yüklerdi.

Tam kalktık derken az ağleş petroldan bi bidon mazut alıp geliyom denilince nerdeyse tüm yolcular isyan ederdi münüfüs kokuyor diye.

Akan yükler genelde kokan yüklerdi ve şiförler onları genellikle üstteki bagaja kaportaya zarar veriyor diye koymazlardı.

Bizim çocukluğumuzda 1980 /90 yılları arasında köyümüz Şahinler’de beş münüfüs çalışırdı demiştim yazının başında.

Rahmetli Mustafa Özbek (Özbeğin Mustafa) emmi

Rahmetli Mustafa Çakır (Talebe) emmi

Rahmetli Osman Yalçın (Hökelek) emmiye Cenabı Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanları Cennet Olsun.

 

Osman Çalkara (Kemal’ın Osman) emmi

Ömer Yıldırım (Şükriyelerin Ömer) abiye de hayırlı ömürler diliyorum.

Hepsinin üzerimizde emeği ve hepisiyle mutlaka bir anımız vardı.

Onlar bir döneme damga vuran güzel insanlardı.

Sürçi lisan ettimse affola…

 

Hakkı BİÇER

28 Ocak 2024

İstanbul Bahçeşehir