Tam ardı derlerdi sırtlarını yasladıkları duvara, azıcıkta güneş çağdımı ancaca ısındı yağannımız derlerdi eskiler.

Zabah namazıyla başlayan ömür yatsı namazının ardından sona ererdi o zamanlar.

Bu ömrün öğle ve ikindi kısmı tam arkalarında, akşam ve yatsı kısmı da onların deyimiyle odada acans dinlemekle geçerdi.

Gün namaz vakitlerine göre şekillenir ve cami cemaatle dolardı ekseriyetle gelemeyenlerin de mücüret önemli işleri olurdu.

Eylül bir aydan daha fazlasıdır derlerdi eskiler hatta tek başına bir mevsim eder,Birazı yaz, birazı güz,birazı kış hepsini toplayınca bir ömür eder.

Tam arkası deyip geçmeyin orada genelde hayat okulu mezunları tarafından hayat dersleri verilirdi üstelikte ücretsiz, tarafsız,yalansız.

Çünkü onlar yaşadıkları hayatı anlatıyorlardı bire bir hemde olduğu gibi riyasız.

Ben onları hep Eylül ayına benzettim nedense yaprakları sararıp dökülen ağaçlar gibi.

Bazen bağ bozumundaki toplanan üzümlere, bazende harmanda savrulan saman tanelerine kimi zamanda bacadan gökyüzüne savrulan bembeyaz dumanlara.

 

O yüzdendir ki Eylül ömre benzer dedim ve demeye de devam ediyorum.

Eylül gerçekten ömre benziyor bu arada verdikleri ve aldıklarıyla.

Nedendir bilemem ama hep can kulağıyla misafir oldum anlattıklarına.

Bugün anlıyorum ve dualar yolluyorum aziz hatıralarına.

Mekanları Cennet Olsun.

Hoş Geldin Eylül….

Eylül

 

Güz yelleri esti gülüm

Düşürdü daldan yaprağı

Gözü doymazmış insanın

Üstüne atmadan toprağı.

Hazanın karışır hüzne

Umutların kalır düzde

Güneş bile gönülsüzce

Doğar, batar güzün gülüm.

 

Sert örüsgar vurur yüze

Hasret galun bahar, yaza

Kalem biter yaza, yaza

Eylül ömre benzer gülüm.

Hakkı Biçer

19/Eylül 2021

Bahçeşehir/İstanbul