Televizyon ekranlarından kafayı bulmak suçmuş gibi demeç verenler farkında mı, bilemiyorum.

Ama bu ülkede kafayı bulmak da zor,

Kafayı bulmadan yaşamak da.

Pul olmuş paran, yüzde yüzü aşmış enflasyon, market / pazardaki etiketler, elektrik / doğalgaz faturaları…

Sürekli yandaş medyayı izlemiyorsan için şişiyor, daralıyorsun haliyle.

Biraz nefes almak, biraz unutmak için iki duble bir şey içeyim diyorsun…

Pat, 28 Şubat kumpas davasından cezaevlerine tıkılmış komutanların geliyor aklına.

En genci 80’inin üzerinde, sağlık sorunlarıyla boğuşan insanlara reva görülenler boğuyor seni.

Oradan Sedef Kabaş’a geçiyor zihnin.

Barış’lara, Murat’a, Hülya’ya…

Ve sonra kendi yaşadıklarına.

Kardeşim dediklerinin, kardeş bildiklerinin bile sırtına bıçağı saplayan eli nasıl yaladıklarını hatırlıyorsun.

 

Midene kramplar giriyor.

İkiyüzlü siyasetçilerin yalanları deseniz, artık iyice tiksindiriyor.

Öfkeleniyorsun.

İki duble kesmiyor haliyle.

İki duble daha içeyim diyorsun.

Bu sefer de içtiğin dublelerin vergisini düşünüyorsun.

Devlete gitse helali hoş olsun diyeceksin,

Ama Atatürk’e lanet okuyanların da maaşını ödediğin takılıyor aklına…

Kafayı bulmak bir yana,

İyiden iyiye kendine gelip kalkıyorsun masadan.

Dedim ya…

Bu ülkede kafayı bulmak da zor,

Kafayı bulmadan yaşamak da.