Yaşadığımız yüzyılda emperyalizm ve onun işbirlikçileri, ulusumuz, ülkemiz, cumhuriyetimiz kısacası bağımsızlığımız üzerine, siyasi, ekonomik, etnik, dinsel ve kültürel bir çok oyunlar oynanmaktadır.

Ulus olarak elbette bir çok fabrikalarımız olacaktır. Bizi tarihin sayfalarından silmek isteyenlere karşı şu ortak değerlerde birlikte olmalıyız. Türkiye Cumhuriyet’inin bağımsızlığı, ülkenin bölünmez bütünlüğü, ulus olma bilinçi, hukukun üstünlüğü, insan hak ve hürriyetlerine sahip çıkma, çağdaş bir eğitimden yararlanma, milli gelirden eşit pay alma, emeğe saygı, vurguna, talana, çete ve mafyaya ortak tepki v.s. Aksi halde bağımsızlığımızı ve vatanımızı kaybederiz. Bu evrensel değerleri ve bir ulusu ulus yapan değerleri kaybedersek hürriyetimizi, namusumuzu, inancımızı ve onurumuzu kaybederiz.

Dünyamızda Irak, Pakistan, Afganistan, Filistin ve Bosna halkı acı bir şekilde yaşıyor. Tüm olumsuzluklara rağmen yüce Türk ulusu bu onursuz yaşamı hak etmiyor.

Unutmayalım ki; her şey insanın kafasında biter. Benim hiç umudum kalmadı diye yılgınlığa, yorgunluğa kapılıp bu iş bitti diyorsanız; Atatürk’ün “Kurtuluş Savaşı” öncesi yaptığı mücadeleyi anlayamamışsınız demektir. Bu ulus Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşında, Irak’ın kuzeyinde terörle savaşta ulusu ve vatanı için kan ve gözyaşı döktü, şehit verdi, gazi oldu. Acısını içine gömüp, “VATAN SAĞOLSUN” diyebilen dünyada tek bir yüce ulustur.

Güzel yazıyorsun da, Cumhuriyet’in kazanım-larını, yeraltı-yerüstü zenginlik kaynaklarını, topraklarını, taşınmazlarını, bankalarını, borsasını, köprülerini, yollarını, limanlarını ihaleye çıkartıp yerli ve yabancı sermayeye yok pahasına “BABALAR” gibi satarım diyenleri görmüyorsunuz diyorsunuz. Çeşitli yasalar çıkartarak Türkiye Cumhuriyet’inin tapusu olan “LOZAN ANT-LAŞMASI” deliniyor. Haberiniz yok mu? Di-yorsunuz. Ülkeyi 430 milyar dolar iç ve dış borç ba-tağına batırıp halkı işsiz, yoksul, aç açık bırakıp sa-daka kültürüne muhtaç edenler var.

Bitmedi, ağalar, şıhlar, tarikatlar, cemaatler, El Kaide, Hizbullah, Müslüman Kardeşler bu ülkede feodal ve dinsel yapının gelişmesi için canla başla çalışıyor. Ulusu “ÜMMET” özgür bireyi “TEBAA” yapmaya çalışıyor. Etnik, ayrımcılık ayyuka çıktı. ABD’de “Ilımlı İslam” projesini dayatıyor. Kısacası bilmin, aklın, çağdaşlığın yerine feodaliteyi, bağnazlığı, yobazlığı, doğmaları egemen kılmaya çalışıyorlar. Kısacası 85 yıllık cumhuriyet ve Atatürk ile hesaplaşmaya çalışıyorlar.

Biliyorum; bu ülkede Soros’un çocukları, ikinci cumhuriyetçiler, etnik ayrımcılar, kökten dinciler, mütavele basını var. Yani Vahdettin’ler, Damat Ferit’ler, Ali Kemal’ler olacak. Bunların karşısında Mustafa Kemal’ler, Seyit Onbaşı’lar, Hasan Tahsin’ler, Nine Hatun’lar, Kara Fatma’lar, Kubilay’lar, kısacası yurtseverler olacak. Onlar ulus ve ülke çıkarlarını bireysel çıkarların üstünde tutan  eli öpülesi insanlardır. Konuyu, durumu daha iyi anlamak istiyorsanız, Atatür’ün “GENÇLİĞE HİTABESİNİ” okuyunuz.

Şair ne demiş: “Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerle” Kutsal güç HALKtır. Unutmayalım ki; sabahı olmayan gece yoktur.

49 yıl Küba’yı yöneten Fidel Kastro bile bizim esin kaynağımız DEVRİMCİ ATATÜRK’tür demiştir. Türkiye kendisine başka önder aramasın demiştir. Arif olana bu söz yeter.

Avustralya’ya çıkan Vatan Gazetesinde bir karikatür yayınlanmış. Karikatürde Atatürk doktora gidiyor. Doktor soruyor: “Paşam şikayetiniz nedir?” Atatürk: “KEMİKLERİM SIZLIYOR DOKTOR” der

Cumhuriyetin çocukları Atatürk’ün kemiklerini daha fazla sızlatmayalım.

 

07.03.2008