Hatip’in birine sormuşlar ‘ iyi bir konferans nasıl olmalıdır?’ diye. ‘Başlangıç ve bitiş bölümleri son derece iyi olmalıdır.’ Demiş adam. ‘ Ve önemlisi bu iki bölüm bir birine çok yakın tutulmalıdır.’

         29 mayıs 2012 günü ‘ Türkçemize Kurulan Tuzak’ adı ile Türkçe sevdalısı Yavuz Bülent Bakiler tarafından sunulan konferans bütünüyle güzeldi. Edebiyat heveskarları ve Türkçemizi sevenlerin dikkat ve ilgiyle izledikleri konferanstan ziyadesiyle bilgilendik.

         Bostan ve Gülüstan yazarının dediği gibi ‘ Eğer Mecnun’un yanında oturursanız, Leyla’dan başka söz duymazsınız. Konferans salonuna gelenlerde konuşmacımızdan güzel Türkçemizden başka bir söz duymadılar.

         Konuştuğumuz Türkçe bizi dünümüze bağlayan, edebiyatımızı, şarkılarımızı, türkülerimizi bize sevdiren bir dildir. Mesela diyelim yöremizden bir örnek verelim;

         İhtiyarlık üzerine onlarca sayfa yazı yazılabilir. Ama halkın gönlünden kopan bir cümle kadar etkili anlatılamaya bilir. Rahmetle andığım Arpadere’li Abdullah Deniz’in artık ihtiyarladım demeye getirdiği, oğullarının hala ondan yardım beklediğinden şikayetle dile düşürdüğü şu cümleye bakar mısınız?...

‘Kaçtığımdan kurtulamıyom

  Seyirttiğime çatamıyom.’

         İhtiyarlık kısa olarak ancak bu kadar güzel tarif edilebilir.

         Hikayelerini severek okuduğumuz Ömer Seyfettin ‘ Bir Çocuk Nasıl Türk Milliyetperveri Olur?’ sualine verdiği cevapta dilimize vurgu yapar.

         ‘ Konuştuğu Türkçeyi sever, konuştuğu lisanı yazar ve bu güzel İstanbul Türkçesini herkese öğretmeye çalışır. Dini gibi milliyetini de sever ve mukaddes bilir…’

         İletişim teknolojisinin radyoların, televizyonların çağı olan zamanımızda çocuklarımıza konuştuğu Türkçeyi sevdirmek, konuştuğu lisanı yazdırmak ve İstanbul Türkçesini halkımıza öğretmeye çalışmak o kadar kolay olmasa gerek.

         Günün yirmi dört saatinde ev, iş yeri, kahvelerimizde bu cihazlar aracılığıyla filmlerle, röportajlarla, haberlerle bazen açık oturumlar, bazen de spor programlarıyla Türkçenin kaşını gözünü yaranlarla bu nasıl gerçekleştirile bilir ki?...

         Bu ülkenin radyo ve televizyonları her şeyden önce dil gibi önemli bir kültür unsurunu korumak ve savunmak zorundadır. Bundan da adı RTÜK olan kurumumuz sorumludur.

         Ayrıca özellikle bize köklerimizi hatırlatan tarihi şehirlerimizde bazı dükkan ve iş merkezlerimizin isimlerinin yabancı isim olması bizi müstemleke bir ülke konumuna getirdiği gibi ecdadımıza da yapılan bir hürmetsizlik örneğidir.

         Meclisimizin ‘ Türkiye’de yabancı isimlerle veya hiçbir köke bağlanmayan kelimelerle iş yeri açılamaz. Belediyeler böyle iş yerlerine açılış izni veremez’ diye bir kanunu çıkarması çok zor olmasa gerek…

         Yine değerli konuşmacı Yavuz Bülent Bakiler’in değindiği gibi iş yerlerine yabancı isimler koymak ne kadar yanlışsa iş yerlerine İslami isimler vermek de rahatsızlık vericidir.

         ‘ Tavaf Otomotiv, Miraç emlak, Akabe inşaat, Bedir Nakliyat, Cihat Köfte Salonu gibi isimlerin okuyanlarda ilk uyandırdığı şey dinin ticarete alet edildiğidir. Dinimizce kutsal kabul edilen isimler rasgele kullanılmamalıdır.

         Dün nasıl Koca Mimar Sinan taşları dehası ile yontarak Süleymaniye’yi, Selimiye’yi meydana getirmiş ‘taşın şairi’ ünvanını almışsa, yine dün nasıl Fuzuli Yunus Emre şiirleri ile Türkçemizin güzelliğini dünyaya tanıtmışsa günümüzde de milli kültürümüzü ve bütün milli hammaddemizi işleyecek olan dilimizi gelecek nesillere öğretecek ve aktaracak olan da aydınlarımız ve eğitimcilerimiz olacaktır.

         Çağımız bilgi çağıdır. Elbette bir değil birkaç lisan bilmeliyiz ama önce ana dilimizi Türkçemizi en güzel şekilde konuşmalıyız. Türkçe bizim millet olarak dayandığımız temellerden en önemlisidir Yahya Kemal’in söyledikleri bu gün daha bir anlamlıdır.

                   ‘ Türkçenin çekilmediği yerler vatandır’

         Konu Türkçe olunca bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen Uluköy ‘ Türkçe Şenliği’ etkinliğini de unutmamak gerek. Uluköy Şehit Komiser Mustafa Düzgün İlköğretim Okulu ve Uluköy Belediye Başkanlığının organize ettiği bu etkinliği başlatan ve devam ettiren Fatih Ocak bey ve bütün öğretmenlerimize, Belediye Başkanı Ali Genç beye bu asil davranışlarından dolayı tebrik ve takdirlerimizi sunuyor darısı diğer kasabalarımızın başına diyoruz.

         Türkçemizin mübarek bayrağını hep yüksekte tutan bu tür etkinlikler, duygu zenginliğimiz olan güzel Türkçemize hizmettir. Küçük bir Anadolu kasabasında yapılan bu güzel gayretin hizmetkarlarını, Türkçe gönüllülerini sevgi ve saygıyla selamlıyoruz…  

 

03.06.2012