Depremden sonra Millet olarak sınıfta kaldık gene…
Depremle birlikte sokaklara dökülen halkımızın ve kurumlarımızın maalesef depreme birlikte hazırlıklı olmadığı görüldü.
Halk ne yapacağını bilmez haldeydi…
Kurumların ise acı ama gerçek bir planlarının olmadığı ay gibi ortadaydı.
Meydanlara dökülen halkın okullar ve camiler dışında gidebileceği bir yer yokmuş meğer.
Çok övündüğümüz şeylerin bile ortada olmadığını hep birlikte gördük yaşadık.
Neler eksikti ;
Sokak ve meydanlara dökülen halkın gidebileceği ne bir paravan tuvalet, ne bir tas çorba içebileceği bir yer yoktu. Çocukların bezlerini bile değiştireceği bir yer yoktu. Bazılarının öve öve bitiremediği Belediyeye ait; Anadolu yakasında 6, Avrupa yakasında 12 olmak üzere toplam 18 şubesi bulunan Kent Lokantaları kapalıydı. Af edersiniz helasını bile açmadılar halka.
Deprem dersini en iyi çalışanın ise Sivil Savunma, Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (UMKE), AKUT ve Kızılay olduğu söyleniyor ancak;
Kızılay’ın ise gece vakti halka çorba dağıttığını Televizyonlardan gördüm sadece. Doğrusu tek hazırlıklı kurumun geçte olsa bazı kesimlerin “BOYKOT” uyguladığı Kızılay dışında kimseyi göremedik halkın yanında. Su bile dağıtmadılar maalesef.
Binaların yarısının eski olduğu bir kentte şükürler olsun yıkım olmadığı için çokça dua etmeliyiz.
Bırakın Akaryakıttan ve Araçlardan alınan vergiyi Devletin sadece Alkol ve sigaradan topladığı vergilerle emin olun 10 yılda yenilenir bu kent.
Gerçi Devletimiz bir çok imkanlar sağlamaya çalışsada binaların bireysel binalar olduğunu düşündüğümüz zaman halkımızın da duyarsız olduğunu görüyoruz.
Herkes kendi binasını yenilemek zorunda artık. Devletin imkanları bir yere kadar belli ki yetmiyor. 2000 yılı öncesi binaların 10 yıl içerisinde yenilebilmesi için Devlet ve millet bir olup tüm imkanları seferber etmek zorunda artık.
İSTANBUL alalade bir yer değil ülkemizde toplanan vergilerinin %48,8’nin toplandığı bir mega kent, ona göre buraya gereken önemi vereceksin. 131 ülkeden büyük bir kentin yenilenmesi için Başta Devlet olmak üzere, Belediyelerin de zorluk çıkarmadan hatta bir kuruş Ruhsat harcı almadan bu işin tamamlanması şart.
Telekom şirketleri ise bir kez daha çuvalladılar. İletişim ağı bir anda çöktü. Artık yabancı sermayeli bir Telekom şirketinin bu ülkede yeri yok. Öz sermayemiz ile kendi Telekom ağını devreye sokmamız gerekir. İletişimin bu kadar pahalı olduğu bir ülkede daha çok çuvallarız maalesef.
Bu kadar yazıdan sonra sonuç ne derseniz?
“Uzun lafın kısası herkes başının çaresine baksın efendim…
Kimsenin kimseye faydası bir kez daha öğrenmiş olduk…”
Sağlıcakla kalınız
Saygılarımla
Naci Özkan