Toprak ve suyun değerine bakalım nedir ?

Kıymeti nedir ? Ne meydana gelmiş bunlardan, özellikleri nedir ?

 

Sayın değerli dostlarım!

İşte biz çamur, dayanıksız bir suyun özünden var olduk, yaratıldık. Şimdiki halimizi aldık.

Yaradılış esasıyla, insan vücudunun dörtte üçü su. Dünyada böyle.

Bu nedenle bizim anamız babamız toprak + su.

Döneceğimiz yer toprak, onun için bunların kıymetini çok iyi bilmeliyiz. Korumalıyız, saygı duymalıyız. Çünkü yaşam sebebimiz.

 

KIYMETİNİ BİLENLER VARMI BAKALIM TOPRAK ANANIN + SUYUN ?

Tarlada mahsul, beşikte bebek su bekliyor, suyu zehirlemeyin. Bütün yaratıkların canlarının istediği bu.

Hz. Muhammet (S.A.V) son nefesinizde zamanınız varsa, bir fidan diktirin diyor hadis. Bunlar tümünü yok etmeye çalışıyor.

Fatih Sultan Mehmet; Yaş kesenin başını keserim diyor.

Kendisinden başkasını düşünmeyen fitneler, menfaatperestler cennet bölgemizi çöle çevirip, bizi zehirleyecekler. Yetiş devletü sultanım.

 

Harun Reşit,

Bir zamanın adaletli, hakkaniyetli hükümdarı.

Bir gün yardımcıları ile gezintiye çıkar, yol kenarında bahçede yaşlı bir ihtiyarın çalıştığını görür. Ey ihtiyar ne yapıyorsun orada ? Ya Harun fidan dikiyorum. Sen kaç yaşındasın ? Ömrün meyvesine yetecek mi? Ben yemesem kuşlar, insanlar yer. Harun Reşit görevliye ihtiyara bir akçe ver der. Bunun üzerine ihtiyar Ya Harun ben fidanı dikmeden meyvesini yedim. Bunun üzerine Harun Reşit ihtiyara bir akçe daha ver der.

Bir fidanın neler yaptığını gördünüz mü.

Bunlar bir fidanı değil, bir bölgeyi çöle çevirmek, zehirlemek istiyorlar. Allah bunlardan almış bunlar zavallı.

Bunlar Harun değil, Karun bile olamazlar. Bunlar leş kargası, hak hukuk tanımazlar.

Susuzlar su ararken, suda susuzları aramaktadır. Toprak, su birbirine sevdalıdır. Ferhat ile Şirin gibidir.

Bunca kuşunun yuvasını bozacaksınız yavruları yetim kalacak. Yuva bozanın yuvası olmaz. Vicdansızlar.

Halk şairi iki gözü görmeyen dünyaya hasret, aşık, toprak, su ile iç içe olan saygı değer büyüğümüz Aşık Veysel, toprak anaya, suya ne demiş bakalım.

 

Ademden nesi getirdi. Kim?

Toprak, su

Dost diye diye nicesine sarıldım

Benim sadık yârim kara topraktır

Her türlü isteğimi topraktan aldım

Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi, yemek verdi, ekmek verdi, et verdi.

Bir çekirdek verdim dört bostan verdi

Topraktan ayrılsam nerde kalırım.

Gün gelir bağrına basar sarar beni

İşte zehirlemek istediğiniz toprak ana, kendinizi inkar etmiyor musunuz ?

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ne demişti. Geldikleri gibi giderler. Allah bu mezalimlere fırsat vermeyecek. Bunlarda geldikleri gibi gidecekler. Sokma akılla üç adım gidersin. Buna izin vermeyeceğiz, kararlıyız. Bizi zehirleyemeyecekler.

 

Saygı değer dostlarım, köylülerimiz hiç düşündünüz mü? Çok güzel tabiat, yemyeşil orman , derelerden gelen su sesleri, kuşların sesi, ağaçlardaki sarmaşıklar, göletler, orman içerisindeki patika yollar, çiçekler üzerindeki arılar, piknik alanlarındaki salıncaklar, sevgililer eşler geziyorlar, çocuklar oynuyor, hayatın bütün yorgunluğunun atıldığı bölgeler. Hayal edebiliyor musunuz?

Allah’ın yarattığı doğadan insanca yararlanmak istiyoruz. Hiç heveslenmeyin, bizi sokamayacaksınız, akrep gibi kendinizi sokacaksınız.

 

SİYANÜRÜN İNSAN ÜZERİNDEKİ ETKİSİ NEDİR ?

Dozajı yüksek miktarda ki siyanürün bütün canlılardaki etkisi ölümle sonuçlanır.

İnsan vücuduna çeşitli meyve ve sebzelerden sirayet eder.

Kanın insan vücudunda dokulara gitmesini önler. Oksijensiz kalan vücut şok ve ölüme neden olur. Kandaki oksijeni taşınamaz hale getirir.

Siyanür özellikle böbrekleri etkiler. Böbreklerin kanı süzme işini durdurarak insanı ölüme sürükler.

Sadece toprak su ile değil, zehir havada karışarak solunum sistemi ile de vücuda bulaşır.

Siyanür beyin kalp ve  akciğerleri çok hızlı bir şekilde etkiler.

 

SİYANÜRÜN ÇEVRE ETKİSİ NEDİR ?

Siyanür 28 derecede kolayca buharlaşır. Rüzgarla çevreye kolayca dağılır ve bütün canlıları tehdit eder.

Siyanür toprağa, suya karışması halinde kolayca yok olmaz.

Toprağa karışan siyanürün o bölgede yetişen tüm bitkilere, tarımsal alanlara yayılarak zehirli gıda üremesine, dolaylı olarak da insanlara geçmesine ve ölümlere neden olur.

Siyanürün havaya, suya ve doğaya karışması altyapı sistemlerinde ki boruların içine geçerek akarsu ve göllere kadar iner. Buralara inen siyanür tüm canlıların ölümüne ve zarar görmesine neden olur.

Sızıntı ile toprak altına giden siyanür yeraltı sularına ardından çevredeki akarsu ve göllere , göletlere, sulama kanallarına oradan da yetişen besinlere etki eder. Toprak üzerindeki bütün bitki örtüsünü yok eder. Tahrip eder.

Sondaj yapılarak toprak patlatılır. Kayalar parçalanır. Çevrede ki canlılara ve doğal kaynaklara zarar verir. Yaratılan gürültü, etrafa saçılan kaya parçaları ve toz pek çok canlı türünün yaşamına mâl olur. Yani altın elde edilinceye kadar doğa hasarı felakettir.

Sıradan bir altın yüzük üretebilmek için yirmi tondan fazla maden atığı üretilir.

Bu nasıl zihniyettir, nasıl mantıktır ki aya, marsa, merküre yani gezegenlere hayat aramaya gideceksin hemde o güzelim tabiatı insanların kalbi olan, hayatını idame ettirdiği bağ, bahçeyi, bütün doğayı zehirleyeceksin. Siz katil bile olamazsınız.

Kaz dağlarının ne hale geldiğini gördük. Sina çölüne dönmüş. O güzelim tabiat perişan olmuş, yok olmuş, yetim kalmış. O ağaçların dli olsa da bi konuşabilse.

Bu durumlardan ilham alarak ve bölge halkı olarak demokratik haklarımızı kullanarak mücadelemize devam edeceğiz ve Çanakkale geçilmezi uygulayacağız.

Ali Taş 
İyi Parti Taşova İlçe Başkanı