AMASYA’DA GİZLİ CENNET: TAŞOVA
Tarih: 29.08.2006
Gezi yazısı : Merzifon Bilgi Gazetesi editörü Vedat Kara
Taşova Amasya’nın gün yüzüne çıkmamış,
saklı cennetlerinden biri... Eşsiz doğası,
kültürü, tarihi ile gerçek değeri tam olarak
bilinmeyen Anadolu’nu eşsiz güzelliklerini
barındıran bir yer...
Geçtiğimiz günlerde, Bilgi Gazetesi olarak
Taşova’ya bir davet aldık... İstanbul’dan
Sezgin ağabeymiz daha önce de bizi davet
etmiş, ama bir sağlık sorunu yüzünden kendi
davetine gelememişti... Sezgin Abi ısrar etti
ve bu kez buluştuk...
Doğrusu sadece sıcak insanları tanıma dileğiyle düştük yollara... Şunu söylemeliyim ki,
fazlası ile buldum bunu... Tabi sadece bu değildi bulduğumuz... Taşova eşsiz cennet...
Sezgin Ünsal ve Ahmet Günaydın Karşılıyor bizi... Sonra diğer dostlarla buluşuyoruz...
Taşova’nın her şeyi Ali Rıza Ağış, kendiside Taşovalı olan Samsun Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulu Bölge Müdürü Menderes ALAN ve aslen MalatyalI ama bir
Taşova dostu, Bilgisayar öğretmeni Yaşar Ayabakan hoca...
Bizleri Ali Rıza Ağış konuk ediyor... İlçe iç bölgelerde kalması nedeni ile bir çok kişi
yatırımını başka yerlere yaparken; O, ilçesinin gelişmesi için tüm yatırımlarını Taşova’ya
yapan genç bir işadamı... Babasından aldığı bayrağı, kardeşleri ile daha geliştirerek,
Taşova’nın gelişmesine ve tanıtılmasına gönül veren bir Taşova sevdalısı...
Bizi konuk eden ekip Taşova’yı çok iyi biliyor... Hele yanımızda Menderes ALAN gibi
Taşova tarihi ve doğası ile ilgili bilgi verecek yetkin bir isim var...
Hemen başlayalım diyorlar... Ali Rıza Ağış’ın hazırladığı minübüse doluyoruz... Bir
yandan anlatıyorlar... Bir yandan Taşova’yı gezmeye başlıyoruz...
Taşova, Amasya’mızın şirin bir ilçesi... Taşova’nın kuzey ve kuzeybatısında Samsun, doğu
ve güneyinde Tokat, batısında da Amasya merkez ilçe bulunuyor...
Dağlar bir başka güzel burada ve Taşova’yı çevreliyor... Kuzey kesimini Canik Dağları,
güney kesimini Sakarat Dağı, batı kesimini de Karaömer Dağı sınırlandırıyor. İlçeye her
anlamda zenginlik katan Kelkit Irmağı, Destek Çayı ve Gökdere, aynı zamanda sınırlarını
çiziyor... Ayrıca Boraboy Gölü ile Uluköy Baraj Gölü, yeni hizmete giren Destek Baraj Gölü
yörenin güzelliğine güzellik katıyor...
Boraboy aynı zamanda da güzel bir mesire yeri..
Taşova’nın ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanıyor. Şekerpancarı, buğday, arpa, üzüm,
tütün, elma yetiştiriliyor. İlçede sanayi kuruluşu olarak sadece Ali Rıza Ağış'ın sahibi olduğu Özgür Mobilya Fabrikası var. Ve yaklaşık 150 kişi istihdam ediyor. İlçeye ekonomik olarak katkısı büyük olan Tekel'in yaprak tütün işletmesi maalesef kapatılmış... Ve Taşovalı bunu çok hissediyor.
Menderes bey, bize ilçe tarihi ile
ilgili kısa bilgiler veriyor. Taşova
tarihte birçok devletin
hakimiyeti altına girmiş...
Taşova'da egemenlik kuran ilk
devlet MÖ.1650 yıllarında
Hititler... Taşova'da yapılan
arkeolojik araştırmalardan ve
ele geçen bulgulardan Hititlerin
Taşova ve çevresini bu
tarihlerde kontrolleri altında
tuttukları öğreniyoruz.
MÖ.1200-700'de Frigler, Kimmerler ve Medler yöreye egemen olmuşlar.
Taşova, Pers Kralı III.Adaşir zamanında Perslerin eline geçmiş. Bu
durum Makedonya Kralı Büyük İskender'in Anadolu'yu MÖ.331 yılında
ele geçirmesine kadar sürmüş. Taşova da Büyük İskender'in yönetimine
geçmiş, Makedonya Krallığının dağılması üzerine de MÖ.291'de yörede
kurulan Pontus Krallığı'nın egemenliğini tanımış.
Romalılar Pontus Krallığının egemenliğine son vererek yöreyle birlikte
Taşova'yı da Roma topraklarına dahil etmiş. Taşova 395 yılına kadar
Roma hakimiyetinde kalmış. Bu tarihten sonra asırlarca Bizanslar yöreyi
ellerinde tutmuşlar.
712 yılında Emeviler Taşova'yı ele geçirmişler ve Türkler Anadolu'ya
gelene kadar yöre, Arapların idaresinde kalmış... Malazgirt Savaşı'ndan
sonra (1071) Horasan'dan gelen Türk boyları çevreye yerleşmişler...
Bunların arasından Seyyid Nurettin Alparslan da Taşova'nın olduğu yere
gelmiş ve burada bir zaviye kurmuş.
Taşova, 1075 yılında Danişmendli hükümdarı Melik Gazi'nin yönetiminde
bir kültür merkezi haline gelmiş, ancak Moğol isyanından sonra burada
Kadı Burhaneddin devleti, ardından Tacettinoğulları 1425 yılına kadar
egemenliklerini sürdürmüşler. Çelebi Sultan Mehmet Tacettin Beyliğine
son vererek yöreyi Osmanlı topraklarına katmış. Osmanlı döneminde,
Tokat sancağına bağlı bir köy olan Taşova Cumhuriyet döneminde 1923
yılından 1944 yılına kadar Tokat İli Erbaa İlçesine bağlı olarak kalmış.
1944 yılında da Tokat İli'nden ayrılarak Amasya'nın ilçesi konumuna
getirilmiş.
Tabi bu kadar eski bir tarihe sahip olan Taşova'da tarihi eserlerde
oldukça çok... Taşova'ya 9 km.uzaklıktaki Alparslan Kasabasında bir
hamamda kurulan, Taşova Belediyesi yönetimindeki Alparslan isimli özel
müzede, yörede rastlantı sonucu bulunan eserler sergileniyor.
Taşova yakınındaki Özbaraklı'da, antik Roma yolunun vadiyi kontrol
etmek için Roma döneminde yapılmış Yukarı Baraklı Kalesinin bir kısım
duvarları günümüze kadar ayakta kalabilmiş. Özbaraklı'daki şelalenin
çıktığı alanda Roma dönemine ait bazı kalıntıların temel izleri dikkati
çekiyor. Ayrıca burada bir Bizans Kilisesi (Şelale Kilisesi) kalıntıları da
bulunuyor.
Kızgüldüren Köyü içerisinde yalnızca duvarları ayakta kalmış bir Bizans
Kilisesi (Kızgüldüren Kilisesi) bulunuyor. Bu kilise Osmanlı döneminde
Cami olarak kullanılmış. Ayrıca Taşlıova'da XVII.yüzyılda yapılmış Aşağı
Baraklı Camisi, Uluköy Kasabasında da XVII.yüzyıla tarihlenen Uluköy
Sinan Paşa Hamamı bulunmaktadır.
Şeyh Nurettin Alparslan Türbesi MS.XIII.yüzyılda Selçuklu döneminden
kalan bir eser. Ayrıca Uluköy Kasabasında da XIX.yüzyıla tarihlendirilen
Ergüneş Baba Türbesi, İlçe merkezine 9 km uzaklıktaki Dörtyol Köyü'nde
Dörtyol Hamamı bulunmaktadır. Bunların yanı sıra Sepetli Köyü'nde ve
Esençay'da höyükler var.
Bu anlattıklarımdan yola çıkarsak, Taşova'nın kültürel mieasları turizmi
alevlendirebilecek düzeydedir. Taşova çevresinde yapılan kazılarda,
Romalılardan, Hititlerden, OsmanlIlardan kalma, tarihi buluntular,
Alpaslan ve Amasya müzelerinde sergilenmektedir. İlçede müzenin
olmayışı, bu tarihi mirasların, ilçe dışında sergilenmesini zorunlu kılıyor...
Yolculuğumuz sürüyor... Ve biz
inanılmaz yeşilliklerin arasından
Boraboy gölüne tırmanıyoruz...
Boraboy bir krater gölü... 1050
Rakımda bulunuyor... Hani derler
ya; "Şiir gibi bir güzellik..." Bir
doğa harikası...
Kayın, sarıçam, sedir ve kestane
ağaçlarından oluşan, doğal
ormanlık alan, gezinti yolları
gölün çevresini süslüyor.. Gölün
yakın çevrelerinde bulunan
ağaçların aralarına, ziyaretçilerin kullanmaları için masalar konulmuş...
Her masanın yakınında içme suyu bulunuyor. Burada yapılaşmaya izin
verilmiyor... Doğal sit alanı ilan edilmiş... Gölde konaklama, çevreye
uygun biçimde imar edilmiş olan ahşap izci evleri ile sağlanıyor. Müstakil
evlerin balkonları, elektrikleri, duş imkanı ve tuvaletleri mevcut. Yazık ki
bakımsız kalmış olan bu evlerin, bazıları kullanım dışı kalmış.
Çocuklar için salıncaklar, otopark, büfe ve gölün kenarında küçük sade
bir de lokanta mevcut... Burada leziz yemekler yemeniz mümkün...
Boraboy gölünde sandalla gezinti imkanı bulabileceğiniz gibi, olta ile
balık avlaya bilir veya patika yollarında ormanı dolaşarak, gölü
yüksekten izleyebilirsiniz. Ayrıca göle adını veren Boraboy kasabasında
bulunan alabalık çiftliğinde, taze ve lezzetli alabalık ziyafeti
çekebilirsiniz.
Yolculuğumuz devam ediyor...
Taşova yaylalarını geziyoruz...
Boraboy'dan çıkıp Taşova'ya dağ
yolundan gitmek isterseniz bir
: çok yaylaya rastlayacaksınız...
‘ Burada orman bir başka orman,
sular bir başka su... Ayrıca bu
yayları gezerken göreceğiniz
Sülüklü Göl bir başka doğa
harikası...
[Eğer bir doğa hayranıysanız,
mutlaka gezmelisiniz... Bu kadar
güzeli, bu kadar oksijeni bol bir ortamı ve dişinizi sızlatan suları,
Anadolu'nun çok az yerinde bulabilirsiniz...
Biz bir günlük yolculuğumuzda ancak bu kadarını dolaşabildik. Ama
Taşova bunlardan ibaret değil... Baraklı Şelalesi, Gadıram gölü, Tekke
Gölü, Kelkit Çayı ile Yeşilırmağın birleştiği alan ve daha pek çok
güzellik...
Hani Türkiye'nin bir başka yerinde iseniz ve buraları görmemişseniz sizi
affedebilir bu topraklar... Ama bir AmasyalI olarak görmemişseniz...
* **
Ben bu güzel günü bana hazırlayan Başta Sezgin ağabeymiz olmak
üzere, Ali Rıza Ağış ve tüm dostlara çok teşekkür ediyorum...
Bu güzel geziden bizde kalan bir büyük keyif ve neden önceden bu
güzelliğimizi fark etmediğimiz konusunda hayıflanmamız... Size
önerimiz; en azından bir gününüzü mutlaka ayırın...
Gezi Yazı inceleme - Fotaraflar : Bilgi Gazetesi Merzifon