20 Temmuz 1974 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından başlatılan Kıbrıs Barış Harekâtı’nın üzerinden 51 yıl geçti. Harekât, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in, “Barış için gidiyoruz” açıklamasıyla duyuruldu. Tarihe geçen parola ise Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in kızı Ayşe Ayata’dan esinlenerek belirlenen “Ayşe tatile çıksın” oldu.
Türk Askeri Girne’ye Havadan ve Denizden Girdi
Türkiye, garantörlük hakkını kullanarak sabah 06.20’de harekâtı başlattı. Kısa sürede Türk askerleri Girne’ye hem havadan hem denizden çıkarma yaptı. Üç gün içinde Girne ve Lefkoşa’nın büyük bölümü kontrol altına alındı.
Derviş Eroğlu: “Hastaneye Yaralılar Geliyordu”
KKTC’nin üçüncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, harekât günü Mağusa Hastanesi’nde yaşananları şu sözlerle aktardı:
“Rumlar katliama başlamıştı. Hastaneye yaralılar ve şehitler getiriliyordu. Bir yandan ameliyat yapıyor, bir yandan da ailelere haber veriyordum. Türk uçaklarının sesi bizlere moral oluyordu. İkinci harekâtla Mağusa da güvenli bölgeye dönüştü.”
Canaltay: “Zindanlarda Saklandık”
Gazimağusa Milletvekili Resmiye Canaltay ise harekât sırasında henüz 13 yaşındaydı. O günleri şu şekilde anlattı:
“Anne babalar çocuklara bayrak verip sokağa çıkmaya hazırlanıyordu. Ancak babam bizi geri çağırdı. Mağusa Kalesi'nin zindanlarına saklandık. Su ve yiyecek neredeyse yoktu. Bombalar üzerimizden geçiyordu. Babam hastanedeydi; orası da hedef alındı. Türk askerini görünce büyük bir rahatlama yaşandı.”
14 Ağustos’ta İkinci Harekât Başladı
İlk harekâtın ardından ilan edilen ateşkese rağmen Rum saldırıları devam etti. Muratağa, Atlılar ve Sandallar köylerinde sivil Türk halkına yönelik katliamlar gerçekleşti. Bu gelişmeler üzerine 14 Ağustos 1974’te ikinci aşama başlatıldı. Türkiye, Mağusa ve Lefke’yi de kontrol altına alarak adanın yaklaşık yüzde 38’ini güvence altına aldı. Bugünkü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sınırları bu harekâtla şekillendi.
Ersin Tatar: “Harekât, Varlığımızın Teminatıdır”
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 51. yıl dolayısıyla yaptığı açıklamada, o dönem uluslararası toplumun sessizliğine dikkat çekti:
“BM ve İngiltere saldırıları izlemekle yetindi. Türkiye müdahale etmeseydi, hepimizi toplu mezarlara gömeceklerdi. Kıbrıs Barış Harekâtı, varlığımızın ve özgürlüğümüzün teminatı olmuştur.”







