Ramazan ayı, sadece oruç ve ibadetle değil, aynı zamanda köklü kültürel gelenekleriyle de toplum hayatına yön veren özel bir dönemdir.

  Ancak günümüzde bazı eski Ramazan adetleri zamanla unutulmaya yüz tutmuş durumda. Geleneklerin yaşatılması için yapılan çalışmalar ise nostaljik bir hava estiriyor.


Eskiden Ramazan denildiğinde ilk akla gelenlerden biri Mahya Işıkları olurdu. Camilerin minareleri arasına asılan bu ışıklı yazılar, Ramazan’ın manevi atmosferini süslerdi. Günümüzde hâlâ bazı büyük şehirlerde devam etse de eski görkemiyle her yerde görmek mümkün değil.

Bir başka unutulmaya yüz tutan gelenek ise Ramazan davulcuları, sahur vaktinde davul çalarak mahalle halkını sahura kaldırırdı. Günümüzde bu gelenek birçok yerde tamamen yok olmuş durumda.

İlçemizde de her ne kadar ramazan davulcu su olsa da gelişen teknoloji ile bir çok kişi ramazan davulunu duymamakta.


Diğerkâmlık kültürünün bir yansıması olan “Diş Kirası” da unutulan geleneklerden biri. Osmanlı döneminde iftar sofralarına davet edilen misafirlere, ev sahibi tarafından küçük hediyeler veya para verilirdi. Bu gelenek, misafirlere duyulan hürmetin bir göstergesiydi.


Ayrıca, eskiden Ramazan ayı boyunca çocuklar mahalle oyunlarını oynardı. Şimdiler de gelişen teknoloji ve dijital çağ ile yeni yetişen çocuklar evlerinde sanal dünyaya bağımlılığı yüksek şekilde platonik bir hayat yaşıyor.

Bu değerli geleneklerin korunması ve yeni nesillere aktarılması için belediyeler ve sivil toplum kuruluşları çeşitli etkinlikler düzenlemeye devam ediyor. Unutulan Ramazan geleneklerinin yeniden canlandırılması, hem kültürel mirasın yaşatılmasına katkı sağlıyor hem de Ramazan ayının manevi atmosferini daha güçlü hissettirmeye yardımcı oluyor.