Günlerdir televizyon haberlerinden Amasya’nın Taşova ilçesine bağlı Çambükü köylüleri, verimli tarım arazilerinin organize sanayi bölgesi yapılmaması için verdikleri mücadeleyi içim sızlayarak izliyorum. Cumhuriyetin 99’uncu kuruluş yıldönümünde Mustafa Kemal Atatürk’ü, bir çiftçiyle yaşadığı diyalogu yazarak ders çıkarılmasını istedim.

Atatürk, dinlenmek için gittiği İstanbul’daki Florya Köşkü'nden, yanında yalnızca şoförü ile Küçükçekmece’ye doğru giderken, tarlasında saban çift süren bir çiftçi görür. Çiftçinin sabanında öküzün yanında bir de merkep görünce şoförüne arabayı durdur, tarlaya doğru yürür. Çiftçi, kendine doğru geleni görmüştür. Atatürk, yanına gelince “Kolay gelsin Ağa”, “Sağolasın Bey, Hoş geldin.”

“Yoldan geçerken dikkatimi çekti. Öküzün yanına merkep koşmuşsun. Hiç öküzün yanına merkep koşulur mu? Bunlar denk değil.”

Köylünün canı sıkkındır, bezgin bir ses tonuyla, “Merkeple öküzün yan yana koşulmayacağını bilmiyom mu sanıyon Bey?”

“Kime söylemeliyim?”

“Sen bunu git vergi memuruna söyle.”

“Vergi memuruna mı?”

“He ya! bu sene ürünüm kıt oldu. Vergi borcumu ödeyemedim. Dört gün önce vergi memurları öküzün eşini (vergi borcunu karşılar) diyerek alıp  götürdüler.”

Atatürk, çok sinirlenmiştir, alışkanlığı gereği kızdığı zaman kaşlarını çatmaktadır.

KAYMAKAMA ANLATTIN MI?

“Bana niye kaş çatıyon bey. Yalan söylediğimi mi sanıyon? Sana ne söylediysem hepsi doğru. Ben Küçükçekmece köyündenim. Muhtara sor istesen”

Atatürk, “Neden Kaymakam Bey’e gidip durumu anlatmadın”

“Gittim, Kaymakam git borcunu öde dedi”

“Sen de Vali Bey’in yanına gitseydin”

“Kapıdaki jandırmalar içeri koymadı bey”

“Başvekil İsmet Paşa’ya telgraf çekip, durumunu niye izah etmedin?”

Köylü gülümseyerek, “İnsanı güldürme bey. Başvekilin kulağı sağır, duymaz diyola.” “Peki, Gazi Paşa’ya niye telgraf çekmedin?”

“O’nun da bir gözü kör, görmez diyola. Hem sen zenginsin. Tomofilin bile var. Bunları heç duymadın mı?”

Atatürk, cüzdanından elli lira çıkarır, “Bunu kabul et ağa. Öküzün yanına bir eş alırsın” der, elini sıkar yanından ayrılır. Hızlı adımlarla arabasına doğru yürür. Florya Köşkü‘ne döner. Başbakan İsmet Paşa’ya şu telgrafı çeker: “Derhal Heyeti Vekile'yi (Bakanlar Kurulu’nu) topla, İstanbul’a gel”

Başbakan İnönü, Bakanlar Kurulu ile Florya Köşkü‘ne gelirler. Atatürk, şoförünü köylüyü alıp gelmesi için yollamıştır. Arabanın içinde sıra, sıra dizilmiş jandarmaların arasından Florya Köşkü‘ne gelen köylü “Eyvah ben ne yaptım” diye kendi kendine konuşur.

BAŞBAKAN İNÖNÜ’YE TELGRAF

Ortada büyük bir masa, etrafında sandalyelere oturmuş şık giyimli insanlar içinden tanıdık bir ses duyar: “Hoşgeldin Ağa. Gel yerin burada” der Atatürk, sağ tarafında yanında ayırdığı boş sandalyeyi eliyle işaret eder. Köylü, zorlanarak yürür ve yığılırcasına sandalyeye oturur. Atatürk, “Sakin ol Ağa, korkacak hiç bir şey yok. Seni buraya niye çağırdım biliyor musun?”

“Hayır Bey, bilmiyom”

“Dün bana anlattıklarını, bu gün burada anlatmanı istiyorum. Ama bir tek kelimesini dahi atlamadan, eksiksiz olarak anlatmanı istiyorum. Haydi başla, seni dinliyoruz.”

Köylü başından geçenleri anlatır. Daha önce söylediklerinin eksik olanlarını Atatürk, tamamlar. Köylünün konuşması bitince Atatürk, masada oturanları tek tek tanıtır. Kendisinin de Gazi olduğunu söyler, sonra ayağa kalkar ve elini masaya sertçe vurarak, öfkeli bir sesle; “Beyler, ben çiftçinin koşumluk hayvanını, çiftçinin tohumluk buğdayını sattıran kanun istemiyorum. Ben çiftçinin tarım aletini, sağımlık hayvanını sattıran kanun istemiyorum.”

ÇAMBÜKÜ KÖYÜNE OSB

Ankara’ya dönecek ve bu işi hemen halledeceksiniz. Bu olaydan sonra aşağıdaki kanun bir gecede hazırlanıp yasalaştırılmıştır. “İcra İflas Kanunu Madde 82/4.: Borçlu çiftçi ise, kendisinin ve ailesinin geçimi için zorunlu olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer teferruatı ve tarım aletleri haczedilemez”.

Kanun halen yürürlükte ancak, Amasya’nın Taşova ilçesine bağlı Çambükü Köyü’nde organize sanayi bölgesi yapılacağı gerekçesiyle köylülerin ceviz, bamya, şeftali, mısır ekili tarlaları yok ediliyor. Ekili tarlalarına ve emeklerine sahip çıkmak için direnen çoğunluğu kadınlara karşı 300 polis ve jandarma orantısız güç kullandı, kadınlar yerlerde sürüklendi. Amasya Çevre Platform sözcüsü ve Çambükü Köyü Avukatı Selim Saray, “Bu yaşananlar zulümdür, hukuksal süreç bitmemişken haksızdır, hukuksuzdur. Amasya valisinin talimatıyla seçim öncesi çalışmasıdır, başka bir şey değildir” diye tepki gösterdi. Çambükü köylülerinin verdiği mücadeleyi 4 gündür ana haberine taşıyan FOX TV’yi yürekten kutluyorum.