24 Haziran 2018’de yapılan seçimler sonunda, Cumhuriyet’in büyük kırılması yaşandı. Demokratik Parlamenter Rejim’den Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı konulan Başkanlık Rejimi’ne geçiş yapıldı. Yaşadığımız günlerde bu “yeni rejim”in hukuku ve kurumları oluşturulmaya, yerleştirilmeye çalışılıyor. Toplumun dönüştürülmesi ve yeni rejime alıştırılması ise çok zaman alacağa benziyor. Bu değişim ve dönüşüme direnen Cumhuriyetçiler tedirgin, genelde karamsarlar. Siyasal iktidarın muhalefet üzerindeki baskısı toplumda korkunun ve suskunluğun yayılmasına neden oluyor.

Cumhuriyet Gazetesi yazarı Enver Aysever, toplumda bilgelikleri kabul görmüş yedi aydınımızla geçenlerde buluştu. İoanna Kuçuradi, Korkut Boratav,  Genco Erkal, Taner Timur, Doğan Kuban, Ahmet Say ve Ayla Kutlu ile ayrı ayrı söyleşi yaptı. Mustafa Kemal Türkiye’sinde yetişmiş, yaşamış bu aydınlarımız kendi alanlarında ürün vermeye hala devam ediyorlar. Söyleşiler aydınlanma sorunu, insan hakları, Gezi direnişi, Mustafa Kemal üstüneydi. Aydınlarımız, yüzüncü yılına ağır yaralı olarak girmekte olan Cumhuriyetimizin durumunu değerlendirdiler. Yaşadığımız süreçte Siyasal İslam’ın ve Türkiye’nin geleceğine dair öngörülerini dile getirdiler. Söyleşiler geçtiğimiz günlerde bir yazı dizisi olarak Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlandı.

Dünyaca ünlü İonna Kuçuradi’nin tanımlamasına göre: “ Bilge, ulaştığı genel / teorik bilgilere dayanarak yaşamda / pratikte – belirli bir durumda yapılması gereken veya yapılabilecek olan konusunda – en isabetli kararları veren kişidir. “ Ahmet Say:

“ Ülkemizin temel sorunu aydınlanmadır. Aydının görevi hesapsız kitapsız davranarak çevresini aydınlatmaktır “ diyor. Ayla Kutlu ekliyor : “ Sözcüğün anlamı, bireysel kimlik ve bir ya da birkaç dalda yetişmişlik bile, toplumda yankı yaratmıyorsa aydın kavramını içermez. Aydın olma, yalnızca fikri üreten bireyin niteliklerinden değil, o niteliklerin yüceltici bir hareketlilik yaratacak biçimde toplumu dinamikleştirmesinden gelir.”

Korkut Boratav’a göre, “ Cumhuriyet Devrimi’ni gerçekleştiren kadronun liderleri hem sınıfsal konum hem de ideolojik olarak küçük burjuva radikalleridir. Mustafa Kemal Cumhuriyetçi kadronun en devrimcisiydi. Mustafa Kemal’in dünya görüşü Fransız Devrimi’nin Jakoben kanadına yakındı, sosyalist değildi. Cumhuriyet Devrimi’nde öncelik, Osmanlı İmparatorluğu ile birlikte Ortaçağ mirasını tümüyle tasfiye etmek ve tam bağımsızlıktı.”

Korkut Boratav: Siyasi İslam, Türkiye toplumunun Müslüman kimliğini fethetmeyi hedefleyen, dıştan gelen bir saldırıdır. Liberaller, Siyasal İslam’ın toplumun bünyesinde yer almadığını, toplumu ithal malı bir İslam’a göre dönüştürme programı içerdiğini, bu programın demokratik olamayacağını bir türlü fark etmediler. Askeri faşizm karşıtlığı, İslamcı faşizme teslimiyete yol açtı. Bu rejim değiştirme operasyonlarının her aşamasında açıkça ya da sessizce siyasal iktidara destek veren Burjuvazi kendisine de ihanet etti, kapitalist bir toplumun egemen sınıfı olma iddiasını yitirdi “ diyor.

“ İslamcı faşizm dediğimiz yeni rejime geçiş son Cumhurbaşkanlığı seçimiyle tamamlandı, Meclis bitti. Birçoğumuz, özgürlük alanlarının hepsini yok etmedikleri için, rejimin değiştiğinin farkında değil. Yeni rejim, kurumsallaşamama güçlükleriyle karşı karşıyadır. “

Korkut Boratav, 2023 Türkiye’si için umutludur. Çünkü bu günkü rejimin İslamcı dünya görüşüyle laiklik, Cumhuriyet ve Müslümanlık uzlaşamayacaktır. Türkiye’nin gelişkinlik düzeyindeki kapitalist bir ekonomi, bugünkü alaturka başkanlık rejimiyle yönetilemez. Toplumumuz halen Cumhuriyet rejiminin ana kazanımlarıyla barışıktır. Düşüncesine göre, toplumda Atatürk’e ait yerleşik, yaygın bir sevgi vardır.

Genco Erkal, Türkiye’de askeri vesayet bitecek ve ileri demokrasiye geçilecek yanılgısına aydın denilenlerin de düştüğünü vurguluyor. “İçinde bulunduğumuz durumun simgesi camidir, Atatürk’ün karşısına dikiliyor” diyor. Sonuçta, bu ülkedeki birikimin yok edilemeyeceğini, cumhuriyetin ve devrimlerin silinemeyeceğini belirtiyor. “ Çünkü maya tuttu, insanlar özgürlüğün tadını aldı,  kadınlarımız eşit yurttaş olmanın değerini gördü, bundan vazgeçmeyeceklerdir “ diyor.

Taner Timur’ a göre: “ Kurtuluş Savaşımız, devrimci burjuvazinin olmadığı ve onun işlevini orta sınıf kökenli aydınların yüklendiği koşullarda yapılan, ulusal hedefli bir hareketti. Cumhuriyet, çağının da ilersinde devrimciler, Kemalistler tarafından kuruldu.”

“ Bu günlere uzun bir süreç sonunda geldik. Yakın tarihte yaşanan en büyük 2001 kriziyle geleneksel parti sistemimiz çöktü. Yeni kurulmuş, sistem dışı bir parti tek başına iktidar oldu. Defalarca değiştirdiği ihale ve yap – işlet – devret kanunlarıyla, partizan teşvik ve kredilerle, özelleştirmelerle sınıfsal temelini güçlendirdi. Geniş bir esnaf tabanı üzerinde serpilen KOBİ’lere, kendi yarattığı yeni bir inşaatçı orduya ve havuz medyasına dayanarak asıl programını uygulamaya koyuldu. “

Taner Timur : “ Artık Siyasal İslamcı parti ve yandaşlarının gözünde Kemalizm, vesayet ve faşizm; laiklik de laikçilik ve dinsizlik anlamına geliyordu. Bu koşullarda türban kavgası, eğitim reformu ve anayasa değişikliği başarıya ulaştı. Bu gidişe direniş ve yaşananlar sonunda varılan noktada ortaya ilginç bir başkan ve adamları tablosu ortaya çıktı. 2023’te yüz yıllık kapatma hedefi ilan edilmeye başlandı. Tahminim Siyasal İslamcı Parti parantezinin kapanacağı yönündedir “ diyor.

Doğan Kuban’ a göre: “ Cumhuriyet Devrimi İslam dünyasındaki mevcut tek devrimdir, başka örneği yoktur. Aydınlanma sürecinin Türkiye’ye yansıması cumhuriyet ile olmuştur. Bunun gerçekleşmesi de Mustafa Kemal gibi bilinçli, okumuş bir dahi askerin varlığından kaynaklanmaktadır. Mustafa Kemal büyük bir vizyoner ve ileri görüşlü bir devlet adamıydı. “

Doğan Kuban : “ Cumhuriyet yerine oturamaz ise kargaşadan ve ekonomik olarak kölelikten kurtulamayız. Türkiye’nin üretimden, bilimden, sanattan kopuk hali sürerse on yıl sonra köle olacağız. Umutsuzluk geleceksiz olmak demektir. Dünya tarihine bakarsanız kötünün şansı iyiden azdır. Türkiye’nin de er geç çağdaş düşüncenin düzeyine geleceğine inanıyorum” diyor.

Ahmet Say da umutsuz değil. “ Türkiye’nin aydınları Cumhuriyet tarihi boyunca hiç bu kadar sinmemişti. Bunun tek bir nedeni var, korku atmosferinin her yeri sarması. Şu anda gördüğümüz tablo iç açıcı olmamakla birlikte bu topraklarda düşünce ve aklın yeniden yeşereceği umudunu taşıyorum “ diyor.

Ayla Kutlu da Cumhuriyeti kaybettiğimizi düşünmüyor. Kemalizm’in, Cumhuriyetin kuruluş değerlerinin hala geçerli olduğunu, devrimlerin tam özümsetilemeden yarım kaldığını ve zaman kaybettiğimizi söylüyor. “ Aklın galip geleceğine insan olduğum için inanıyorum” diyor.

Cumhuriyet ve Milletin karşı devrime direnişi devam ediyor.

GÜNGÖR BERK