Taşova Net | Taşova Gazetesi - Son Dakika - Taşova Haberleri -
HV
20 NİSAN Cumartesi 03:34

SAKIN APRUL'UN 5'İNDEN

Enver Seyhan
Enver Seyhan
Giriş Tarihi : 05-05-2023 15:30

Bizim oralarda yani Destek Çayı vadisinde ilk adıyla Oba sonraki adıyla Sepetlioba ve bugünkü adıyla Yeşilyurt köyü dışında yeni iskan olmuş bir yerleşim birimi yok!

Boraboy ve Zuday beldeleri Pontos dönemi ve öncesinden beri yerleşim yeri olma hüviyetinde. Zuday beldesinin o zamanlardaki -antik çağdaki adı Zito olarak biliniyor. Sepetli ve Tekelöze köyleri Şeyh Nureddin Alpaslan Vakfiyesi'nde adı geçen köyler arasında. Destek, Halamaz ve Kozluca köyleri de Osmanlı Devleti tahrirlerinde beş yüz, altı yüz sene evvelinde kayıtlı bulunuyor.

Arpaderesi köyü ise vaktinde Balaklı ismiyle anılıyor. Ancak Tekelöze köyüne bağlı bir yerleşim birimi olması muhtemel. Muhtemel değil öyle. Tekelöze köyünün bir zamanlar Destek Çayı'na yakın yerde yerleştiği ancak bazı menfi hadiselerle birlikte yukarıda bugünkü yerinde iskan olduğu söyleniyor. Hatta bazı büyükler derlerdi ki: "Çok evvelden Tekelüze köyü Eski Köy yerinde yerleşik bulunuyordu. Bir zaman sonra aşağı indi." Bu Eski Köy yeri dedikleri yer ise Arpaderesi'nin başındaki kayaların olduğu alan. Bugün dahi o alanda yerleşim olduğu görülüyor. Köye gittiğimde bazı geceler oraya doğru bakınca gözüme ışık yalımlarının çalındığını müşahede ediyorum.

Bu yalım kelimesinin yerine huzme kelimesini kullanmak dahi mümkün. Yani "ışık demeti veya süzülen ışık" manalarına geliyor. Eski Köy yeri adıyla bahsettiğim yer bir bakıma yayla gibi. İnsanlar bugün varlık sahibi oldular. Birkaç yere, köye, sahile ve kente yazlık kışlık ev bark kuruyorlar, kurdular. Bugün itibariyle yeni yerleşimleri bu anlamda da düşünmek gerekiyor.

Arpaderesi köyü 1800'lü yıllarda gelişen şartlar tahtında yeniden kuruluyor, dışarıdan göç alıyor ve bugünkü yerinde yerleşiyor. Adını da ayağında kurulduğu Arpa deresinden alıyor. Balaklı adı unutuluyor. Bazı haneler Tekelöze köyüne dönüyor. Sepetli köyü ile Oba köyü arasında olduğu gibi Tekelöze köyü ile Balaklı köyü arasında da bir bağ olduğu görülüyor.

Bu bölge yaşam açısından oldukça güzel, verimli ve tarihi "Ulu Yol" üzerinde bir bölge. Destek Çayı ve Canik Dağları, bir taraftan da Akdağ bölgenin can damarları olarak ifade edilebilir. Eski insanların en büyük meselesi "güven ve emniyet" idi. Bu nedenle köyler bilhassa sırtlarını bir ormana, bir dağa yaslama ihtiyacı hissediyorlardı. Hayvancılık ve yaylacılık en mühim geçim kaynağı olarak görülüyordu. Bölgenin mümbit ve bitkel bir yöre olması, yukarıda andığım gibi Destek Çayı ve "Ulu Yol" ile yine "Ulu Yol" sayesinde sağlanan vaziyetin güvenlik açısından bir düzen içerisinde bulunması, insanların bu civarda yerleşmelerine  imkan tanıyordu.

Ancak, yörenin bağrında taşıdığı, o devirlerde bilinmeyen yönüyle, yöre insanının dilinde "Allah emri" olarak da ifade bulan zelzele ve depremlerle sık sık felakete uğraması, sarsılması, yıkılması ve harap olmasıydı. Bu hususta tecrübesinden faydalandığım, bugün itibariyle dünya ömrü 90'a yaklaşan bilgi kaynağımın dediği gibi "civarda bu sebeple insanlar göçmek zorunda kalıyordu ve avdet etmiyorlardı."  Söylediğine göre "buralarda sırf bu nedenle bin sene gibi bir süre insan hayatından söz edebilmek mümkün olmadı."

Bu konuda kendisine hak vermemek elde değil. Zira bölge fay hattı üzerinde bulunuyor. Eğer havsalam beni yanıltmıyorsa MÖ 330 yılı, MS 335 yılı, 344 yılı ve 449 yılı depremleri yöreye ve hayatın akışına büyük darbe indirdi. Helbette yöre Niksar'dan öteye ve beriye doğru harabeye döndü.

 

Kork Aprul'un (April'in) beşinden; Öküzü ayırır eşinden!

Anadolu coğrafyasında mukim halklar bu sözü ve Aprul beşini bilirler. Miladi Takvim esasına göre Aprul 5'i Nisan ayının 18'inci gününe tesadüf ediyor. Zira Rumi Takvim'le Miladi Takvim ayları arasında 13 günlük fark var. Miladi Takvim'in geçmişi eski Mısır uygarlığı devirlerine kadar uzanıyor. Rumi Takvim ise Hicret yılını esas alıyor. Yani 622 yılını. Osmanlı Devleti 1840 yılında 01 Mart 1256 tarihini başlangıç tayin ederek Rumi Takvim'e geçti. (1256 Hicri)

Selçuklu Devleti Celali Takvim'ini kullanıyordu. Celali Takvim'ini hazırlayan da şairliği kadar ve dahi ziyadesi olan mühendisliği ve matematiği ile Ömer Hayyam'dı.

Eski insanlar hatta 1950 senesinden evvel doğanlar bugün dahi Rumi Takvim aylarını dikkate alırlar ve hesaplarını kitaplarını ona göre yaparlar. Helbette Anadolu insanı kendi geleneğinde her aya bir isim vermişti.

Bana sorulacak olsa:

Bugün bu geleneğin devam etmesi gerektiğinden yana olduğumu söylemek isterim.

Halkın dilinden ayların adı:

Zemheri

Gücük

Mart

Aprul

Mayıs

Kiraz

Orak

Harman

İlk güz

Orta güz

Son güz

Karakış

Resmi Rumi Takvim'de ayların adlarında bazı farklar var.

Konu yine başlığın inadına taştı genişledi ve nerelere geldi?

Aprul 5'i aynı zamanda bahardan, çiçekten, güneşten ve yazdan da habercidir. Eskiler Aprul 5'i geçmeden havanın durumuna aldanıp lalettayin hareket etmezlerdi. Dikkatli olurlardı. Çünkü Aprul 5'i beş gün sürebiliyordu ve sözden de anlaşıldığı gibi öküzü eşinden ayırabiliyordu.

O devirlerde öküzün önemini kıymetini değerini anlatmaya gerek var mı? Bu gördüğümüz hayal dünyasının mazisi İKİ YÜZ yıl kadar ancak... Öncesinde motor yok, traktör yok, elektrik yok, baraj yok, hazır beton yok, teyyare yok, petrol yok, kat yok, yat yok...

Öküz var, at var, eşek var, kağnı var, evlek var, çift var, harman var, dene var, döven var, soğuk var...

Telefon aşağı yukarı yüz küsur yaşında; internet de bizim ülkemizde hadi diyeyim kırk yaşında. Evveliyatı yok...

Bugünün insanının pek de ehemmiyet etmediği bu gibi atalarımızdan emanet günlere, batıdan aldığımız ve kutlamak için günler öncesinden hazırlandığımız özel günler kadar olmasa bile birazcık önem atfetsek ne kaybederiz ki...

Öyle değil mi?

Umarım ki bu yazıya başlamadan evvel tasarladığım konulara dönüp yine bu alanda benzer yeni bir yazıyla bahsi tamamlamak adına yeniden yazmayı deneyebilirim.

Umarım!

Saygılarımla Saygıdeğer okurlar.

Enver Seyhan

20 Aprul 1439

03 Mayıs 2023

 

YORUMLAR
Durmuş gegin 12 ay önce
Tekelöz ( Gürsu) eski yerleşim yeri şu an köyün altı
DİĞER YAZILARI Unsur Aha Bu Börk… “ELA GÖZLÜM BEN BU ELDEN GİDERSEM” Şimdilik bu kadar yeter.. TANIMADIĞIM İNSANLAR ASIRLIK HATIRALAR HATIRALAR Hayali cihan değer!.. SELE SEPET TOP KANDİL KUH-İ KARAKUŞ TAZE EKMEK Bayat Ekmek Sana Kızıyorum Öğretmenim! İKİ YÜZ SENE ÖNCE YEMİŞEN BÜKÜ KÖYÜ (ENVER SEYHAN) Enver Seyhan – Kadıköy Gücük ayı 1439 ( Enver Seyhan ) KIŞLAK KORAMU Karye-i Koramu HATIRALAR GELİP DİKİLİYOR BAŞIMA (Enver Seyhan) SONUSA (ENVER SEYHAN) PLAN PROĞRAM ARKA PLÂN (Dünya görüldüğü gibi değil asla!) Köy Minibüsü Bu Vatan Kimin? (Enver Seyhan) HASBİHAL (ENVER SEYHAN) KONUŞALIM MI ( ENVER SEYHAN) ANTİK ERBAA’DA BAKIR İSTİHSALİ (Sonusa Yöresinde İlk Tunç Devri) Yedi bin yıl önce Sonusa – Erbaa yöresinde insan yaşamı vardı…( ENVER SEYHAN ) OLUKLU MUKAVVA ADI MACERA, NAMI DOLAR MANİ Manici (Enver Seyhan) NASIL ANLATILIR (ENVER SEYHAN) RADYO (Enver Seyhan) SOKU TAŞI (ENVER SEYHAN) HER CANIN HİKAYESİ BAŞKA.. Enver Seyhan ŞAKA GİBİ HEMİ… (Enver Seyhan) PARA : VAY SOYKA! (ENVER SEYHAN) RECEP AĞA İLE SOHBET (Enver Seyhan) DERDİ Kİ: Cahil Cesur Olur! (Enver Seyhan) TAŞOVA KÖYLERİNDE YER ADLARI PONTUS MESELESİNE DAİR (ENVER SEYHAN) ÖMÜR KISA (Enver Seyhan) “Eşşek ağmasa taş gurbete gitmez.” (Enver Seyhan) TAŞOVA, NAHİYE ve KASABALAR ile KÖYLERİN TARİHÇESİ (Enver Seyhan) TELAŞ TALAŞ (Enver Seyhan) GARİP BİR YAZI (Enver Seyhan) DAR AYAKKABI (Enver Seyhan) SEPETLİ KÖYÜ 1574 (Enver Seyhan) DÜNYA DÖNÜYOR Olan insanlığa oluyor (Enver Seyhan) DESTEK ÇAYI VADİSİ (ENVER SEYHAN) BİR ZAMAN SİZİN KÖY HAYAT BİR HİKAYEDİR GÜRSU KÖYÜ ve KIYMETLİ HATIRALAR TAŞABAD 1840 AMASYA DEDİM DE ATABEY SÜLALESİ SEPETLÜ ÇİFTLİĞİ - HADDADİ ÇİFTLİĞİ - SÜLEYMAN AĞA ANILARLA ADIM ADIM Oba Köyü GEÇMİŞE DAİR YENİDEN YERKOZLU KÖYÜ YEŞİLYURT (Sepetlioba) KÖYÜNDE ÖĞRETMENLİK YAPAN ŞAHISLAR MEMLEKETTE KARA ÇORBA YİYEMEDİM Enver Seyhan İnsanlar ve Bayramlar “Yol özgürlüktür!” HATIRA DEFTERİ TÜRKLERE DAİR Enver Seyhan YAŞAM - GEÇİM 20 Ekim 1935 Genel Nüfus Sayımı ve Amasya AMASYA GÜNLERİ'nden İlk Gün İzlenimlerim "Ustada Kalırsa Bu Öksüz Yapı" Sayım -Tahrir Defterlerine Göre Bölgemizde Nahiyeler ve Köyler Her Hikaye Biraz Yarımdır Umarım bu hikaye yarım kalmaz ZİĞDİ – KARAYAKA NAHİYESİ KÖYLER VE HANE SAYILARI Sene: 1838 ve 1840 GEÇMİŞTEN, GELECEĞE ERBAA ve TAŞOVA.. Enver Seyhan KARYE-İ SEYYİDLÜ TAŞÂBAD Nahiyesi Nüfus Defteri Kayıtları: GELENEKLER ve KÖYLER AKILDA KALANLAR VE YAŞAM HİKAYELERİNDEN KESİTLER YEŞİL DOMATES: KAVATA 1838 Yılı TAŞÂBAD Nahiyesi Nüfus Defteri Kayıtları Mehmet Akif'in Annesi TAŞOVA TARİHİ Enver Seyhan TOKAT'TAN GİTMEK Mİ GEREK? Taş Medeniyettir! AMASYA’DA “BİR İNCİ”: 63 KÖYÜ İLE TAŞOVA Boraboy Gölü Normal Bir Göl Değildir... AMASYA’NIN “ALPASLAN” İLÇESİ BİLEYİ TAŞI TAŞOVA İLE İLGİLİ NOTLARIMDAN BAKİYE -HÜLASA- Kıtlık Kapıyı Çalmadan… BOŞLUĞA BAKAN PENCERELER... BALDIRAN YENİ BİR “TABİAT PARKI”MIZ OLABİLİR… SONİSA KAZASI TARİHİ-3
Reklamı Geç
Advert