Taşova Net | Taşova Gazetesi - Son Dakika - Taşova Haberleri -
HV
19 NİSAN Cuma 16:12

ÜLKÜCÜLER NEREDE?

Gültekin ERDAL
Gültekin ERDAL
Giriş Tarihi : 17-12-2015 21:51

9 Şubat 1969.

Önemli bir tarih.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) kuruluş tarihi. Türk-İslam sentezine dayalı ülküsü ve özellikle de Türk Milliyetçiliğini savunan yeni bir ideoloji.

Aslında yeni olan parti değil. İsmi yeni.

Taaa 1958’lere gidelim.

16 Ekim 1958.

Cumhuriyetçi Millet Partisi ile Türkiye Köylü Partisi güçlerini, ülkülerini ve hedeflerini birleştirdi. Artık partinin adı; Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisidir. Partinin beş kurucusundan biri olan Osman Bölükbaşı, CKMP’nin ilk genel başkanı seçilir ve girdiği ilk genel seçimde (1961) %14 gibi yüksek bir oyla CHP ve AP den sonra üçüncü parti olur. Ancak bu sonuç kimseyi memnun etmez.

1962’de Bölükbaşı, genel başkanlıktan istifa eder ve partiden ayrılır.

3 yıl sonra, 1965 yılındaki CKMP Adana’da olağan genel kurulunu yapar.

Osman Bölükbaşı, Alparslan Türkeş ve 14’lerin çoğu partiye döner ve genel başkanlığa Alparslan Türkeş seçilir. Türkeş 4 yıl CKMP’nin genel başkanlığını yürütür.

Ancak Türkeş, CKMP’de köklü değişiklikler yapmak istemektedir.

9 Şubat 1969 yılında yine Adana’da olağan genel kurul yapılır.

Partinin genel başkanı hariç her şeyi değiştirilir.

Öyle ki, 11 yıllık köylü partisinin adı bile değişir.

Artık yeni isim Milliyetçi Hareket Partisi olmuştur.

Eski partinin terazili kahverengi logosu da değiştirilerek, kırmızı beyazlı üç hilalli logo haline dönüşür.

1965 te getirilen 9 Işık Doktrini, hiç değiştirilmeden yeni partide de kabul edildi.

Çünkü 9 Işık Doktrini önemlidir.

Özellikle de ülkücülük.

Yazının temeli de budur zaten.

Önce 9 Işık Doktrinini hatırlayalım.

Milliyetçilik, Ülkücülük, Ahlakçılık, İlimcilik, Toplumculuk, Köycülük, Hürriyetçilik ve Şahsiyetçilik, Gelişmecilik ve Halkçılık.

MHP, maalesef bu önemli doktrinlerin sadece ilk üçüyle ilgilendi. Diğerleri pek umurlarında olmadı. Özellikle de ahlakçılık uğruna çok canlar yandı. Bu da partinin özünden koparak, radikal sağcı partiye dönmesine neden oldu.

Konumuza dönelim.

Nedir ülkücülük?

Türklük gurur ve şuurunu İslam Ahlâk ve Faziletleri doğrultusunda benimsemek ve benimsetmek.

Ülkü sözcüğünün temeli Ziya Gökalp’e dayanır. Ülkü, Türkçülük akımının öncüsü Gökalp’in kullandığı Millî Mefkure sözcüğünden gelir. Sonraları Nihal Atsız ve Türkçüler, mefkure sözcüğünün karşılığı olan “ülkü” sözcüğünü kullanmaya başlarlar. Türk Milliyetçileri Derneği, 1950-53 yıllarında Milli Mefkure’yi “Milli Ülkü” olarak kullanırlar.

Yani, ülkücülüğün adının bile sağlam bir temeli vardır.

Peki bugün ülkücülük ne durumda?

19 Ekim 2009.

8’i Kandil Dağından, 26’sı Mahmur kampından olmak üzere toplam 34 PKK’lı terörist Habur sınır kapısından büyük bir törenle girmiş ve sınırda kurulan seyyar mahkemelerce 7 dakikalık soruşturma ile affedilmişti.

Hepimizin içini yakan bu olay karşısında ülkücüler neden sessiz kaldı?

 

23 Ağustos 2010.

PKK ile görüştüğümüzü söyleyen “şerefsizdir” denildikten 2 yıl sonra, Oslo ve İmralı ile görüşme talimatlarını ben verdim diye açıklama yapıldı.

7 haziran seçimlerinden sonra, yeni bir seçime gitme pahasına, HDP ile hükümet kurmayan MHP, 25 Eylül 2012 deki bu talihsiz açıklamaya neden sessiz kaldı?

 

Nisan 2013.

Düzenlenen yeni yönetmelikle kamu kurumlarında bazı değişiklikler yapılarak, TC ve Atatürk ibareleri kaldırılmaya başlanmıştır.

Bu düzenleme ile;

Sağlık Bakanlığı logosundan ve kurum tabelalarından TC ibaresi kaldırılmış,

Bazı valilikler tabelalarından TC ibaresini kaldırmış,

Kızılay bazı ürün ve tabelalarında TC ibaresini kaldırmış,

Bazı okullarda Atatürk heykel ve fotoğrafları çöpe atılmış,

Milli Eğitim bakanlığı yeni tanıtım yönetmeliğinde ise TC ibaresinin tabelalardan kaldırıp, sadece logo içinde yer alması uygulamaları yapılırken ülkücüler neredeydi?

 

30 Eylül 2013.

Hükümetin açıkladığı demokratikleşme paketinin ayrıntıları:

Devlet televizyonlarında 24 saat Kürtçe yayın,

Üniversitelerde Kürtçe bölümlerin kurulması,

Anadolu Ajansının Kürtçe yayınına başlaması,

Partilere etnik dilde propaganda imtiyazı,

PKK sempatizanı belediyelerin Kürtçe yazışmaları imkanı,

Üniter devlet yapısını bozan, büyükşehir yasası,

Atatürk döneminin bölücülük liderlerinin heykellerinin dikilmeye başlanması,

İlk uygulama, PKK’nın askerimizi şehit eden ilk teröristin heykelinin dikilmesi,

PKK şehitliği,

Kamuda başörtüsü yasağının kaldırılması,

Andımızın kaldırılması,

Terörist başı Öcalan’ın siyasileştirilmesinin önünün açılması, hatta TİME dergisinin en etkin 100 kişi arasına girmesi ve daha onlarcasının kabulünde, ülkücüler neden sustu?

Bu listeyi uzatmak elbette mümkündür.

Türk ve Atatürk kimlik silme eylemleri bilinçli olarak yapılırken, sadece ülkücüleri sorumlu tutmak haksızlık olabilir. Ancak buradan anlaşılması gereken, MHP ye büyük görev düştüğü gerçeğidir. MHP’nin 9 Işık Doktrininde açıkça belirtilen milliyetçilik, halkçılık, köylücülük ve toplumculuk doktrininden uzaklaşıldığı ihtimali bile büyük kayıp ve endişe verirken, ülkücülerin sessiz kalmaları korkutucu değil midir?

MHP’nin, teröristlerle organik bağı aşikar olan parti ile aynı masada olmak istemeyişlerindeki onurlu duruş, neden devam ettirilmedi?

Neden?

YORUMLAR
Reklamı Geç
Advert