Taşova Net | Taşova Gazetesi - Son Dakika - Taşova Haberleri -
HV
29 MART Cuma 02:57

NELER OLUYOR BİZE?

Gültekin ERDAL
Gültekin ERDAL
Giriş Tarihi : 05-09-2015 20:06

2002 yılının en hit şarkılarından birinin adıdır.

İlhan Şeşen, sanatının sonbaharında adeta yeniden doğdu bu şarkı ile.

Herkesin diline doladığı şarkısı ile aslında kişinin kendini sorgulamasını da sağladı bir bakıma.

Şaka karışık hep bu soruyu sorduk kendimize.

Neler oluyor bize?

Sonra?

Şarkı unutuldu.

Kimse kendine neler oluyor diye sormadı.

Kaybolan insanlığımız olsa bile...

Üstelik bu soruyu sormamızı gerektiren o kadar çok olaylar oluyor ki, yine de sormuyoruz bu soruyu.

Neler oluyor bize?

Karaya vuran çocuk cesetlerinden bahsetmiyorum.

Çünkü o soruyu biz değil, siyasilerin sorması gerekiyor.

Küçük, kişisel çıkarlar uğruna çıkartılmış bir iç savaşın sonucudur tüm bunlar. Belki bu denli büyük bir felaket tahmin edilememişti ama, gündem değiştirme uğruna yapıldığı açıktır.

Yenilenen seçimlerden de bahsetmiyorum.

Seçmene, kararını gözden geçir diyerek askıya alınan milli iradeden de.

Hatta yenilenen seçimlerin iptal edilebileceğinin dillendirilmesinden de.

Ama yine de merak ediyorum.

1 Kasım tarihi alınırken, terör olayları yok muydu?

Şehit cenazeleri gelmiyor muydu?

Analar ağlamıyor muydu?

Peki o halde “seçim ertelenebilir” ne demektir?

İster sev, ister sevme ama yine de gel diyor o şarkı.

Ayrıntılara takılmak istemem ama, neler oluyor bize diye soruyor.

Onurlarını kaybedip, çıkarları uğruna ilkelerini değiştiren siyasilerin ayrıntılarına takılmayalım ama, merak ediyorum.

Mesela iki gün önce genel müdür, perşembe günü müsteşar, cuma günü de neden Gümrük ve Ticaret Bakan’ı olduğunu,

Ya da Aksaray valisiyken bir alt makama terfi ederek (?) ve sonrasında da neden İçişleri Bakanı olduğunu,

Ya da skandal börek açıklamasıyla gündeme gelen, yüksek öngörüsüyle 2,5 çocuk olmayacağını için 3 çocuk önerisi yapsın, TÜRGEV yönetim kurulu üyesinin neden Aile ve Sosyal Politikalar Bakını yapıldığını merak ediyorum.

Ya da bağımsız olması gereken seçim hükümetinde, neden bağımsız tek bir bakanın olmadığını merak ediyorum.

Beki bazılarımız aklına HDP’li iki bakan gelebilir.

Ama onların bağımlılığının millet olmadığı ortadadır.

Ya kardeşim bu seçim hükümeti, ne bekliyorsun ki? denebilir.

Peki.

O halde seçim hükümeti nedir?

Anayasamızın 114. ve 116. maddeleri açıktır.

Seçimlerin yenilenmesine karar verildiğinde, Bakanlar Kurulu çekilir ve Cumhurbaşkanı geçici Bakanlar Kurulu’nu kurmak üzere bağımsız bir Başbakan atar. Geçici Bakanlar Kurulu’na, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanları Türkiye Büyük

Millet Meclisi'ndeki veya Meclis dışındaki bağımsızlardan olmak üzere, siyasi parti gruplarından, oranlarına göre üye alınır.

Üstelik bu maddeler, 12 Eylül Anayasasının hükümleridir.

Görülüyor ki seçim hükümetlerinde tek kural “bağımsız” olmasıdır.

Seçim hükümeti Türkiye de bir ilktir.

Ancak dünyada bir çok örneği var.

Mesela yakın komşumuz Yunanistan.

Yunanistan da seçim kararı alıp, seçim hükümeti kurdu.

Hani şu bizim 16 adamızı işgal eden Yunanistan.

Hani 30 Ağustos Zafer Bayramında, işgal altındaki adalarımızı teftiş etmesi için, savunma bakanını adalarımıza gönderen Yunanistan.

İş te o Yunanistan’da da seçim hükümeti kuruldu.

Hem de bizimle aynı zamanlarda.

Hatırlayalım.

Yunanistan’da ekonomik krizle boğuşan SYRIZA lideri Başbakan Aleksis Çipras, izlediği politikayı daha rahat sürdürmek için erken seçime ihtiyaç duyarak, seçimlerin yenilenmesini istemişti.

Çipras, istifa ettikten sonra, Cumhurbaşkanı Pavlopulos yasalara uyarak parlamentodaki partilerin liderleriyle görüştü ve koalisyon kurma görevini verdi.

Peki kime verdi?

Çipras’a mı?

Hayır.

Daha öncesinde görevi iade eden ana muhalefet liderine mi?

Hayır.

Pavlopulos, hiç bir siyasiye görev vermedi.

Ya kime verdi?

Yunanistan’da Cumhurbaşkanı, geçici seçim hükümetinin başına tarafsız Yüksek Mahkeme üyesini getirdi.

Tıpkı bizim anayasamızın 116 maddesinde bahsedilen “bağımsızlık” ilkesi gibi.

Farkı görüyor musunuz?

Pavlopulos’un bu göreve atadığı Vasiliki Thanou, aynı zamanda bu ülkenin ilk kadın başbakanı oldu.

Çoğu akademisyen ve eski bürokratlardan oluşan kabinenin sözcüsü, Moronis’in ilk açıklaması ne oldu dersiniz?

Anayasal çerçevede, eski hükümetin politikasından gidileceğini açıkladı.

Ya bizim geçici hükümetimizin sözcüsü?

Sayın Kurtulmuş’un ilk açıklaması ise, “seçim güvenliği sağlanamazsa, seçimler ertelenebilir” oldu.

Peki sormazlar mı?

1 Kasım tarihi alınırken, terör olayları yok muydu?

Ama sormuyorlar işte.

Ben soruyorum.

Neler oluyor bize?

YORUMLAR
Reklamı Geç
Advert